24 Eylül 2018 Pazartesi

Benden Yana

Mesela sevgi nedir biliyo musunuz ?
Bir insana doyamamaktan korkmak
Gönlünde hem en ağır hem en güzel yükü taşımak
Bazen en çok susmak,en çokta konuşmak.
Her şeyin en çok'u.
Çokluk göstergesi,tahammül,sabır..
İşte benim sıfatımda budur tanımı.


Dudaklarını kıpırdatış şeklinden kirpiklerinin havayı itişine kadar
 hayranlıkla izlemek kimi zaman
Ve kimi zamanda dağıttıklarını toplayabilmek...
Sabır taşı olsa çatlardı belki,ama yürek bekler, bilirsin.
Artık akıl durdu, kalp soğudu, dil de susunca, vazgeçtim.
Bunları buraya bırakıyorum bomboş bir sayfaya
Çünkü kül olana kadar yandım tek kelime etmedim sana,
beni güzel hatırla.

7 Ocak 2017 Cumartesi

Kırılan Bir Kalemden Satırlar

Hep yerimi bilen bir oldum bu hayatta.Duracağım yeri,geçeceğim,biteceğim yeri.Evet kurallara bağlılık güzel bir şey,sana da bağlı oldum,bağlandım,ağladım sabahlara kadar gözünün önünde duran en kocaman sevgiydi benim ki... Sende bir karar verdin hayatında uçuruma götürdün ikimizi,dünyalar dedin çok fazla çok büyük ben sana her şeyi nasıl verebilirim?
Oysa senden bir bardak su istedim ben,okyanusları değil ki...
En çok sana yakıştırdım yüreğimi,senin elini tutup bozdum ezberimi,belleğimi ve hatta yeminlerimi.

Bir insanın bir insana verebileceği en güzel ve en büyük şey sevgisiymiş,okumuştum bunu,seninle tecrübe ettim ve aşık olmak gözünün tüm dünyaya siyah beyaz olup tek bir kişiyi renkli görmesiyle oluyormuş bunu da seninle tecrübe ettim.Dokunduğumuz hayatlarda sadece parmak izimizi değil yüreğimizin de izini bırakıyoruz,değiştiriyoruz,büyütüyoruz hatta kimi zaman alıyoruz kendimizinkine katıyoruz.İşte yüreğimizin izi de aynı parmak izi gibi herkesin farklı,bambaşka,eşsiz...
Derler ki birine sevgini armağan ettiğinde onu bir camdan vazo misali kaldırıp çok iyi bakmasını söyle çünkü herkes bir yıldız gibidir her insan eşsiz,yüreklerimizde öyle.

Sanırım benim vazom kırılıp paramparça olmuş,iyi bakılmamış sevgimi armağan ettim birine ama şimdi nerede bulamıyorum.Belki çok uzak ama acısı  o kadar yakın o kadar içimde ki...
Farklılık mıdır eşsizlik midir bilmem sevgilim ama kanımın gölgesinde bile yüzün var.Sevdiğim bütün yüzleri üst üste koyduğumda bile senin yüzün kadar güzel bir şey çıkmıyor ortaya.
Ben ne rastgele ne tesadüfen aşık oldum,yüzlerce satir yazı yazıp yırtıp atmak,cümlelerinin mürekkebini gözyaşlarının silmesi nedir bilemezsiniz,
Bu yüzden biliyorum kaderimde olduğunu,içimde hep olduğunu.
Bu bahsettiğim kadar güzel bir şey mi bilmiyorum.

''Hiç kimsenin iyi gelemediği yerden sarıyorsun yaralarımı,hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra....''



Bir türlü anlayamadın dünyaları değil dünyanı istediğimi ne işim olur benim başka şeylerle be adamım işim gücüm sensin,senin dünyan ve senin dünyan olabilmek...

11 Kasım 2014 Salı

Bir Kaşık Sevda


Kalbimi nerede unuttum acaba,hangi limana sığındım sen diye sana diye...
Rüyalarımı ışık yaptım yoluna her seferinde uyandın.
Nefesimi gülüşün yaptım ağladın.
Kalbini kalbim bildim paramparça ettin.
Kaç gözyaşımı akıttım kalbime,içime,derinlere.
Gözyaşlarımı yolum yaptım sana be adam hiç bir yolda sana çıkmadı..

Bir kaşık suda boğacağım insan ve bir kaşık sevdasında boğulduğum insan iyi ki varsın bile diyemiyorum iyi ki yoksun.
                                         
                                                   .................

29 Eylül 2014 Pazartesi

''SEN'' Darbesinde...

Yeni bir sayfaya yazı yazar gibi,yeni kalemini ilk defa kullanır gibi,bir kadının alışveriş tutkusu gibi,küçük bir çocuğun annen mi baban mı sorusundaki çağresizliği gibi ve düştüğüm ateşin külü kadar sana dair her şey,bu aralar.
Üstünü sürekli kapamaya çalıştığım bir yangın,silmeye çalıştıkça altını çizdiğim bir şeye dönüştün içimde.Adını ne koysam olmuyor,uymuyor işte.
Ben seni sevmiyorum aslında hatırlamadığım bir şeyi sevemem çünkü.
Gözlerinin rengini bile unuttum artık,sesini,kokunu...
Çocukluğumu da hatırlamıyorum,seni de hatırlamıyorum,benliğimde en derinde yatan eskimiş bir kaç şarkı sözüsün artık,kaybettiğim masumiyetim,cesaret edemediğim sözlerim,asla geriye döndüremeyeceğim zaman...Ne kadar karalasam da izi kalıyor bir şekilde.Ne kadar çizersen üstünü o kadar yıpranır o sayfa o yıprandıkça seni de yıpratır.
Gün yüzüm,güneşim,gündüzüm,gecem,aydınlığım,karanlığım,unutup unutup tekrar hatırladığım..
Sen bu bedende unutuldun ama asla bir çöp olamadın.
Ne yazık ki kalbim girişinin olduğu çıkışının olmadığı bir darbede şu sıralar.
''Sen'' darbesinde ''Aşk Çıkmazı'' derdinde.



6 Ağustos 2014 Çarşamba

Yüreğimdeki ''Doğum Lekem''





Katil olmayı hepimiz biliriz peki kalbindeki yangının katili olmak ?
Ben kalbimdeki yangının katiliyim mesela yetişemeyince sana birden söndüremeyince bölerek kurtulmak istedim,parçalara ayırdım kalbimde onu,her saniye attığında her nefes aldığımda gerek içime ata ata gerek gözyaşlarıyla gerek küfürlerle atmaya çabaladım hep inandım buna böylece yok olup gideceğine gel zaman git zaman hafifledi içimde bazı acılar o yangın söndü geriye sadece izleri kaldı yarası kaldı o zaman anladım ki herkesin kalbinde bir iz var ''doğum lekesi'' gibi.. ilk aşkın izi deniyor ona o ne bitiyor ne gidiyor ne de unutuluyor o zamanla soluyor sönüyor ve geriye sadece yara izi kalıyor...



Rezillikti atmak içimden onu öyle bir döküldü ki ama ne dökülmek..
Bir sigara yakarsın,yanıp küle dönüşmesini izlersin ya yavaşça o külün dökülmesi ve önemini kaybetmesi...sonra söndürürsün sigaranı,geriye baktığında sadece küllerden ve bir izmarit parçasından başka bir şey kalmaz.
Sen şimdi dönüp bak bana ! Şu an bak arkanda kenara atılmış bir kalp ve yanıp yanıp sönmüş küle dönmüş bir ben göreceksin sen yaktın ya beni ne çabuk unuttun be adam ne çabuk sildin ne çabuk maziye geçtin biz olmaktan ne zaman vazgeçtin sen sen olmayı ne zaman bıraktın ? Bir de sen kimsin ki şimdi ? Uğruna bir sigara gibi yanıp kül olduğum ömrü hayatım boyunca kalbimde izini taşıyacağım adam mı yoksa son nefesimi verene kadar nefret edeceğim adam mı ?

Kimseye anlatamam şimdi derdimi buraya yazsam da seni haykırsam da,gözyaşlarımda boğulsam da çıkamazsın artık içimden çünkü benim bir parçam gibisin ''doğum lekem''gibi ömrüm boyunca taşıyacağım yüreğimde seni..


19 Temmuz 2014 Cumartesi

Özlemim Ojelerim Misali Taştı Yüreğimden.

Buz gibi bir kıştı..gökyüzü gözleri kadar soğuk ve nemliydi.
Sahil kenarında kırık dökük bir bankta omzuna yaslanmış titreye titreye oturuyordum.
Üstü tam dört katlıydı sıcacık bir battaniye gibi ısrarlarım üzerine içine giydiği mavi t-shirt'ü çıkardı ve bana verdi hatıra kalması için hala her gece onunla uyuduğumu bildiğini hiç sanmıyorum ama hala saklıyorum atmayı çok denesem de her girişimim başarısızlıkla sonuçlandı sanki onu atarsam ona dair bir şey kalmayacağı kanaatindeydim..
Denizi seyrederken; sık dalgaları,üstümüze sıçrayan suyu,hafif hafif esen ama sertçe vuran rüzgarı o soğuk havada bile elinin sıcaklığını bu kadar özleyeceğimi nereden bilebilirdim ki ?
Şans işte güneşin batışına denk gelmiştik gökyüzü portakal gibiydi.Buz mavisi gökyüzünde turuncu olan güneşe baktım el eleyiz o an orada ömür boyu kalabilirdim sadece onunla orada hayatımı geçirebilirdim.
Koyu kahverengi bir iskelede durdum güneşi izledim şimdi olsa güneş yerine onu izlerdim şayet yokken anladım ki güneş'im de ay'ımda yıldız'ımda oymuş her neyse işte sıkıca kavradı belimi ellerimi tuttu hafif bir tebessümle 'yine taşırmışsın ojelerini' dedi.Gülmekle gülmemek arasında tuttum kendimi çektim elimi kızdım hatta şayet şimdi olsa elini ölünceye kadar bırakır mıydım sanıyorsunuz ?
Ayrılırken bir daha göremeyeceğimi bilseydim bırakmazdım ki sımsıkı sarılırdım daha daha daha sıkı.O gün hoşçakal öpücüğümün de son olduğunu bilmiyordum eğer bilseydim hoşçakal öpücüğü olmazdı zaten.
Şimdi üzüldüğüm tek nokta ona o gün hiç seni seviyorum dememiş olmam onu son görüşümde onu ne kadar sevdiğimi söyleyememiş olmanın acısıyla yatıyorum her gece ve öyle uyanıyorum...
Ve şimdi anılarım canlanıp oturuyor sanki karşımda hani filmlerde olur ya şerit şerit geçer gözünün önünden işte o misal hiç birini tutup yakalayamıyorum yetişemiyorum.Bazen rüyalarımda görüyorum onu ,bazen ise gerçek olanı rüya gibi artık hangisi gerçek hangisi hayal ayırt edemiyorum bile bildiğim tek bir şey var artık özlemimde ojelerim misali taştı yüreğimden kocaman bir derya deniz....




2 Temmuz 2014 Çarşamba

Bir Kere Yaşar İnsan Bin Kere Ölür.

Hayatta umduğunu mu seversin bulduğunu mu ?
Hayalimizde yarattığımız beyaz atlı prensimiz ile gerçekteki pek uyuşmasa gerek.
Bir Fransız atasözü 'hayal ettiğin her şey gerçektir' der aynı fikirde miyim bilemiyorum sonuçta hayal alemi beynimizin bizlere oynadığı bir oyun olduğunu bile düşünür oldum.Hep suya yatan,asla gerçekleşmeyecek,ama kafamızda gerçekleşmesi üzerine yazdığımız kurduğumuz binlerce senaryoların şerefine o zaman !
Bir şeyi ne kadar istersen o kadar olmaması doğru orantılı bence.
Alışverişe çıkarsın hiç bir şey bulamazsın rastgele bir yere giderken bir çift ayakkabıya vurulursun,çok beklediğin bir mesajı çok istiyorken alamazsın istemediğin zaman alırsın bu hayatın sen bakarken soyunamıyorum deme şekli gibidir.Sen arkanı dön hayat soyunsun sana,soyutlasın her şeyi ama isterken değil sen vazgeçtikten sonra.Bunu da çok düşündüm ama buda yaşamımızın bize verdiği en büyük sınav bence yol ayrımlarında önümüze çıkıyor ve iki üç seçenek daha çıkarıp zorlaştırıyor,zorluyor.
Yıllar önce bir kızı terkeden sevgilisinin tam evleneceği gün ortaya çıkması gibi..akıl 'hayır asla !' dese de ya kalbin ?
İşte o 'ya' lar 'ama'lar 'keşke'ler aklını ve kalbini milyon parçalara ayırırken sen kalakalıyorsun öyle.
Herkesin hayatında bir keşkesi vardır,bir burukluğu peki umduğunu mu seçer insan bulduğunu mu ?
Bence ne umduğunu ne bulduğunu seçer,insan..zorladığını seçer insan kendini hep zorlar kolaya kaçar.
'O beni daha çok sever onunla mutlu olurum'
'O ayakkabı diğer beğendiğimden daha rahat bunu almalıyım'
Hep kolay gelene yöneliyoruz,olsun ve bitsin.
Peki bitti mi gerçekten bilinmez yada ne zaman biter hiç bilinmez tek bilinen var ki gün geldiğinde yaşayamadıklarımız için değil yaşadıklarımız için pişman olmamız.
Çünkü bir ömür insan sadece ''1'' 2,3,4 değil ''1'' bir kere yaşar insan binlerce hata milyonlarca keşke ile belki,ama olsun o kısacık yaşamda ''istediğim için yaptım''diyebiliyorsa ne mutlu ne umutlu o hayata.....