Sahil kenarında kırık dökük bir bankta omzuna yaslanmış titreye titreye oturuyordum.
Üstü tam dört katlıydı sıcacık bir battaniye gibi ısrarlarım üzerine içine giydiği mavi t-shirt'ü çıkardı ve bana verdi hatıra kalması için hala her gece onunla uyuduğumu bildiğini hiç sanmıyorum ama hala saklıyorum atmayı çok denesem de her girişimim başarısızlıkla sonuçlandı sanki onu atarsam ona dair bir şey kalmayacağı kanaatindeydim..
Denizi seyrederken; sık dalgaları,üstümüze sıçrayan suyu,hafif hafif esen ama sertçe vuran rüzgarı o soğuk havada bile elinin sıcaklığını bu kadar özleyeceğimi nereden bilebilirdim ki ?
Şans işte güneşin batışına denk gelmiştik gökyüzü portakal gibiydi.Buz mavisi gökyüzünde turuncu olan güneşe baktım el eleyiz o an orada ömür boyu kalabilirdim sadece onunla orada hayatımı geçirebilirdim.
Koyu kahverengi bir iskelede durdum güneşi izledim şimdi olsa güneş yerine onu izlerdim şayet yokken anladım ki güneş'im de ay'ımda yıldız'ımda oymuş her neyse işte sıkıca kavradı belimi ellerimi tuttu hafif bir tebessümle 'yine taşırmışsın ojelerini' dedi.Gülmekle gülmemek arasında tuttum kendimi çektim elimi kızdım hatta şayet şimdi olsa elini ölünceye kadar bırakır mıydım sanıyorsunuz ?
Ayrılırken bir daha göremeyeceğimi bilseydim bırakmazdım ki sımsıkı sarılırdım daha daha daha sıkı.O gün hoşçakal öpücüğümün de son olduğunu bilmiyordum eğer bilseydim hoşçakal öpücüğü olmazdı zaten.
Şimdi üzüldüğüm tek nokta ona o gün hiç seni seviyorum dememiş olmam onu son görüşümde onu ne kadar sevdiğimi söyleyememiş olmanın acısıyla yatıyorum her gece ve öyle uyanıyorum...
Ve şimdi anılarım canlanıp oturuyor sanki karşımda hani filmlerde olur ya şerit şerit geçer gözünün önünden işte o misal hiç birini tutup yakalayamıyorum yetişemiyorum.Bazen rüyalarımda görüyorum onu ,bazen ise gerçek olanı rüya gibi artık hangisi gerçek hangisi hayal ayırt edemiyorum bile bildiğim tek bir şey var artık özlemimde ojelerim misali taştı yüreğimden kocaman bir derya deniz....

